ibretlik islami kıssalar |
Güzel bir hatla yazılmış mektubu okuyan Yahyâ Efendi’nin cevabı bir bakıma aşırı kısa, bir bakıma içinden çıkılmaz bir hâl alır:
“Neme lâzım be Sultânım!”
Topkapı Sarayı’nda bu cevabı hayretle okuyan Sultân, bir manâ veremez. Yahyâ Efendi bu gibi bir zâtın böylesine pratik bir cevapla işi geçiştireceğini pek düşünmez. Söylenmeye başlar: “Acaba bilmediğimiz bir manâ mı bulunmaktadır bu cevapta?” Nihayet kalkar, Yahyâ Efendi’nin Beşiktaş’taki dergâhına gelir. Sitem dolu sorusunu yine sorar:
islamda ibretlik kıssalar |
“Sultânım sizin sorunuzu ciddiye almamak kâbil mi? Ben sorunuzun üzerine iyice düşündüm ve kanaatimi de açıkça arz ettim.”
“iyi lakin bu cevaptan bir şey anlamadım. sırf “neme lâzım be Sultânım!” demişsiniz. Sanki “Beni böyle işlere karıştırma” der bunun gibi bir mana çıkarıyorum.”
“Sultânım! Bir devlette zulüm yayılsa, haksızlık şâyi olsa, işitenler de “neme lâzım” deyip uzaklaşsalar, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yese, bilenler bunu söylemeyip sussa. Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin, feryâdı göklere çıksa da bunu da taşlardan başkası işitmese, işte o süre devletin sonu görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır, halkın itimâd ve hürmeti sarsılır. Asayişe itaat hissi gider, halkta hürmet duygusu bulunmamaktadır olur. çöküş ve izmihlâl de böylece mukadder hâle gelir...”
muhteşem ibretlik kıssalar |
ilgili mektup, Topkapı Sarayı\`nda sergilenmektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder